Venedik
Nobelli romancı Orhan Pamuk “Bu dünyada mutlu olunabileceğini, Venedik manzarasının derinliğini içimizde duyunca anlıyoruz” der. Hakikaten de bu romantik İtalyan kenti insanı; havası, mimarisi, sanatı ve doğasıyla mutlu eder.
Kuzey İtalya’nın doğusunda Adriyatik Denizi kıyılarında karaya 4 kilometre uzunluğunda kara ve demir yolu köprüsü ile bağlanan, yaklaşık 118 adacık üzerine kurulu bir ada şehri olan Venedik’te adacıkları birbirinden ayıran 170 kanal ve birbirine bağlayan 400 köprü bulunur.
İşte, nereye dönseniz sizi önemli bir tarihi eserin, görkemli bir binanın, yüce bir katedralin ya da dünyaca ünlü bir müzenin karşıladığı bu kentte göreceklerinizden bazıları…
San Marco Meydanı ve Dükler Sarayı
Piazza San Marco, yani San Marco Meydanı Venedik’in kalbi. Dolayısıyla en kalabalık yerlerinden biri. Kente gelen herkes, büyüleyici güzellikleri görmeye buradan başlıyor. Fransız Yazar Alfred de Musset’nin ‘Avrupa’nın Salonu’ dediği meydan 175 metre uzunluğunda, 82 metre genişliğinde.
Meydanın geçmişi 9. yüzyıla dayanıyor. O zamanlar meydan düklerin aldıkları kararları açıkladıkları, Markus Kilisesi’nin önündeki küçük bir alanmış. Bugünkü konumuna 13. ve 16. yüzyıllar arasındaki çalışmalar sonucunda ulaşmış.
Büyük Kanal’dan başlandığında, meydanda sırasıyla şu binalar yer alıyor: Dükler Sarayı, Porta della Carta, Saat Kulesi, Procuratie Vecchie, Procuratie Nove, Campanile ve Biblioteca Marciana.
Güvercinlerle dolu meydanda dört bir yanınız muazzam binalarla çevrili. Bunlardan biri de Dükler Sarayı (Plazza Ducale). 900 yıl boyunca imparatorluğun merkezi olan saray, 9.yüzyılda Bizans tarzında bir şato olarak inşa edilmiş ancak şatoya 500 yıl sonra gotik ögeler eklenmiş.
Dışı beyaz ve açık pembe bezemelerle süslü, bol kemerli ve oldukça ihtişamlı olan bu yapı günümüzde sergi alanı olarak kullanılıyor. Saray, 1603 yılında taş bir köprüyle hemen yanındaki hapishaneye bağlanmış. İtalyanlar bu pencereli köprüye ‘Son nefes (Sospiri) köprüsü’ diyor, çünkü idam mahkumları dünyayı son kez bu pencerelerden görüyormuş.
Venedik’te Türk izleri
Venedik Doğa Tarihi Müzesi olarak kullanılan ünlü Fondaco dei Turchi yüzyılın ilk yarısında Giacomo Palmier tarafından inşa edilmiş bir saray. Venedik’in en eski saraylarından birisi olan Fontego dei Turchi kıvrımlı bağlantıları ve ince sütunları ile Bizans Dönemi mimarisinin tipik bir örneği. 1621’den itibaren Türk tüccarlar sarayı ticaret merkezi olarak kullanmaya başlamış.
1838’e kadar olan bu süreçte orada ikamet eden Türkler binaya bir cami ve hamam inşa etmişler ve sarayın mimarisini kısmen değiştirmişler. Ayrıca 19. yüzyılın ikinci yarısında başlayan restorasyon çalışmaları esnasında sarayın üst kısmına kubbe biçimde eklemeler yapılmış. Saray 1923’den beri Venedik Doğa Tarihi Müzesi (Museo di Storia Naturale di Venezia) olarak kullanılıyor.
Binlerce ünlü tablo burada
Venedik sanatının en güzel koleksiyonuna sahip olan Galleria dell’Accademia, Venedik’te en çok ziyaret edilen yerler arasında. Buradaki koleksiyon 14. ve 18. yüzyıllar arasında yapılmış resimleri kapsıyor. Eserler 24 salonda kronolojik bir sırayla sergileniyor. Dünyaca ünlü ressamların dünyaca ünlü eserlerini bu galeride görebilirsiniz. Carpaccio’nun On Bin Şehidin Çarmıha Gerilmesi, Mantegna’nın Aziz George, Giorgione’nin Yaşlı Bir Kadının Portresi, Veronese’nin Levillilerin Evinde Şenlik, Tintoretto’nun Aziz Markos’un Kaçırılışı, Tiziano’nun Pieta çalışmaları burada ziyaretçilerini bekliyor.
Ayrıca dünyanın en ünlü çizimlerinden Leonardo’nun ünlü Vitruvius Adamı, Fatih Sultan Mehmet’in portrelerini yapması için 1479 yılında Venedik Cumhuriyeti tarafından İstanbul’a gönderilen Venedik doğumlu ressam Gentile Bellini’nin Restello başta olmak üzere diğer eserleri, Giovanni Battista Tiepolo’nun Neptün tablosu, Tintoretto olarak tanınan ressam Jacobo Comin’in ‘Finding of the body of St Mark’, ‘The St Mark’s Body Brought to Venice’, ‘A St Mark Rescuing a Saracen from Shipwreck’ ve ‘The Miracle of the Slave’ adlı tabloları da burada sergileniyor.
Kısa kısa Venedik
- İtalya’da her şehrin bir bayrağı var. Venedik’in de kırmızı üzerine sarı işlemeli bir bayrak. Simgesi de Aziz San Marco’nun simgesi olan kanatlı aslan. Venedik’te bu aslanı hemen her yerde görmek mümkün.
- yüzyılda yaşamış olan, çapkınlığıyla ünlü maceracı yazar Giacomo Giralomo Casanova, besteci Antonio Vivaldi ve ünlü kaşif ve tüccar Marco Polo da Venediklidir.
- Piri Reis’in 1513 tarihli meşhur Venedik haritası 1517 yılında Kahire’de Yavuz Sultan Selim’e takdim edilmiştir.
- Her yıl 6-16 Şubat tarihleri arasında Venedikliler’in ve şehrin ziyaretçilerinin maskeler ardına saklanarak sokaklara döküldüğü Venedik Karnavalı, 10 gün sürer ve Venedik şehri karnaval boyunca rengârenk görüntülere sahne olur.
San Marco Bazilikası namı diğer Altın Kilise
San Marco Meydanı’nda yer alan ve Bizans mimarisinin en iyi bilinen örneklerinden biri olan San Marco Katedrali aslında Venedik hükümdarlarının şapeli olarak 1617’de tamamlanmış. 1807 yılından bu yana Venedik Patriği’nin ikametgahı olarak kullanılıyor. Yapı zengin iç dizaynı ile ünlü. Venedik’in gücünü göstermek için süslemeler oldukça görkemli yapılmış. Kullanılan mozaiklerde gerçekten altın parçaları olduğu için yapı Chiesa d’Oro yani Altın Kilise olarak bilinir.
Bu kilise akustik yapısı ile, Barok müziğin stilistik gelişimine de ev sahipliği yapmıştır. Romanesk mimarinin en güzel örneklerinden olan bu yapının yaklaşık 4 bin metrekarelik bir alanı mozaiklerle süslüdür ve bu mozaikler İncil’den bölümler gösterir. ‘Atların locası’ denilen balkondaki bronz atlar aslının kopyasıdır çünkü orijinalleri çürüme tehlikesine karşı önlem almak amacıyla bir müzede korunmaktadır. Atların üzeri çiziklerle doludur, bunun da güneşi yansıtmak için bilinçli olarak yapıldığı söylenir.
San Marco Bazilikası’nın çan kulesi de Venedik’in önemli yapılarından biri. Çan kulesi aynı isimdeki meydanda yer alır. 98,6 metre yüksekliğindeki kule basit bir forma sahiptir ve beş adet çana ev sahipliği yapar.
Kentteki Saat Kulesi ise bir başka önemli mimari eser. Piazza’nın kuzeyinde bulunan ve Rönesans dokusu içeren bu saat kulesi, 15. yüzyılda Mauro Coducci tarafından tasarlanmış. Arap ve Romen rakamlarıyla zamanı gösteren astrolojik saate de sahip olan kulede iki bronz ‘Mağribi’ figürü ellerindeki çekici çana vurur.