Nübye Anıtları Assuan’dan Sudan sınırına kadar uzanan Güney Mısır’ın bu bölümü, üstün arkeolojik öneme sahip bir alandır. Bölge, Aba Simbel’de Firavun II. Ramses’in tapınakları ve Philai’de Isis Mabedi de aralarında olmak üzere muhteşem eski anıtları içerir.
Unesco Kriteri: Yaratıcı insan dehası, Kültürel geleneğe tanıklık, Evrensel önemdeki olaylarla ilgili miras
Unesco Kategorisi: Kültürel Sit Alanı
Unesco Tarihi: 1979
Mısır İmparatorluğunun o zaman güney komşusu olan yerin sahibi olduğunu teyit etmek için Ramses’in Nübye’deki Abu Simbel’de yaptırdığı Büyük Tapınak’ın firavunun kayadan yontulmuş ve kayalığın duvarına tutturulmuş dört devasa heykeli bulunur.
Onun yanında firavunun karısı Kraliçe Nefertari’nin anısına Tanrıça Hathor’a adanan Küçük Tapınak vardır.
1960’larda, Assuan Yüksek Barajı yapılınca, sit alanları Nil ırmağının suları altında kalma tehlikesiyle karşılaştı. UNESCO tapınakları kurtarmak için başarılı bir uluslararası kampanya başlattı ve tapınaklar daha yüksek bir yere taşındı.
Sit alanı ayrıca Amada, Derr, Wadi es-Sebua, Dakka, Maharraka, Talmis ve Beit el-Wali tapınakları ile ak-Kertassi Köşkünü de içerir.
Nübye Anıtları | Koordinatlar |
Abu Simbel | N22 20 14 E31 37 32.9 |
Amada | N22 43 52.1 E32 15 45.4 |
Wadi Sebua | N22 47 35.5 E32 32 43.3 |
Kalabsha | N23 57 39.16 E32 52 01.02 |
Philae (Island of Agilkia) | N24 01 30.64 E32 53 04.67 |
Old and Middle Kingdom Tombs | N24 06 10.8 E32 53 24.9 |
Ruins of town of Elephantine | N24 05 04.6 E32 53 09.4 |
Stone quarries and obelisk | N24 04 37 E32 53 43.5 |
Monastery of St. Simeon | N24 05 41 E32 52 33.3 |
Islamic Cemetery | N24 04 39.7 E32 53 29.5 |
Nübye, Mısır’ın güneyinde yer alan ve güçlü kabilelerce yönetilen bir bölgeydi. Mısırlılar, güneyde bu denli güçlü bir komşuları olmasından hoşlanmıyordu: Bunun en önemli nedenlerinden biri de Batı Asya’daki egemenliklerini finanse etmek için Nübye’deki altın madenlerine bağımlı olmalarıydı. Bu nedenle 18.hânedan firavunları (M.Ö.1539-1292), Nübye’yi fethetmek için ordular gönderdi ve Nil boyunca garnizonlar kurdu. Nübyeli kabile şeflerini yönetici tâyin ettiler ve kayırdıkları Nübyelilerin çocuklarını Teb’de okuttular. Mısır hakimiyetine boyun eğen Nübyeli elitler, Mısır kültürünü ve ruhâni geleneklerini benimsemeye başladı. Mısır tanrılarını, özellikle Amon’u tanıdılar, Mısır dilini kullandılar, Mısır gömü yöntemlerini uyguladılar ve sonra da piramitler inşa ettiler Görünüşe göre Nübyeliler, “Mısırmâni”ye ilk tutulanlardı.
19.yy sonu ve 20.yy başındaki Mısır bilimciler, bunu bir zayıflık göstergesi olarak yorumlayacaktı. Ama yanılıyorlardı: Nübyeliler, jeopolitik falcılık yeteneğine sahipti. M.Ö. 8.yüzyıla gelindiğinde Mısır, parçalanmıştı ve kuzeyi meşruluk kazanmak için göstermelik bir şekilde firavunluk geleneklerini benimseyen Libyalı şefler tarafından yönetiliyordu. Libyalı şefler, yerlerini sağlamlaştırınca, Amon’a olan dini bağlılıkları gevşedi; Karnak’taki rahipler tanrısız bir sondan korkmaya başlamıştı. Peki Mısır’ı tekrar eski güçlü ve kutsal konumuna getirecek kimse yok muydu?
Mısırlı rahipler, güneye baktı ve aradıkları cevabı orada buldular. Karşılarında Mısır’a ayak basmadığı halde Mısır’ın mânevi geleneklerini korumuş bir halk vardı. Nübyeliler, açıkça “Papadan daha Katolik olmuştu”.
İlanları Karşılaştır
Karşılaştır