İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin kurucusu, ressam ve arkeolog Osman Hamdi Bey, kuşkusuz ki bu toprakların yetiştirdiği en önemli sanatçılardan biridir. Lübnan’da 1887-1888 yılları arasında yürüttüğü Sayda Kral Mezarları kazısında, İskender Lahdi’ni bularak dünya sanat tarihine damgasını vuran Osman Hamdi, 30 Aralık 1842’de İstanbul’da doğdu. Çağdaş Türk Müzeciliği’nin kurucusu kabul edilen Osman Hamdi Bey, Osmanlı sadrazamlarından İbrahim Ethem Paşa’nın büyük oğludur. Babası İbrahim Ethem Paşa’nın isteği üzerine, hukuk öğrenimi için Paris’e gitti. Paris’te kaldığı 12 yıl boyunca, dönemin ünlü ressamlarından olan Jean-Léon Gérôme ve Boulanger’den resim dersi aldı. Aynı dönemde, Şeker Ahmet Paşa ve Süleyman Seyyid de burada resim eğitimi alıyordu. Bu üç kişi daha sonra, Türk resim sanatının ilk kuşağını oluşturdu.
Yurda döndükten sonra devletin yüksek kademelerinde görev aldı. İlk görevi Bağdat İli Yabancı İşler Müdürlüğü idi. Bu görevi sırasında şehrin çeşitli görünümlerini yansıtan tablolar yaptı, Bağdat tarihi ve arkeolojisi ile ilgilendi.
İstanbul’a döndüğünde, Saray Protokol Müdür Yardımcısı olarak atanan Osman Hamdi Bey, 1875 yılında Kadıköy’ün ilk ‘şehremini’, bugünkü adıyla belediye başkanı olarak görevlendirildi ve bu görevi bir yıl sürdürdü. Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra devlet memurluğundan ayrılan Osman Hamdi Bey, 1891’de ‘Müze-i Hümayun’a yani İmparatorluk Müzesi’ne müdür olarak atandı. Bir yıl sonra da Türkiye’nin ilk güzel sanatlar okulu olan Sanayi-i Nefise Mektebi Müdürlüğü’ne getirildi.
İlk müzecilik yasasını o çıkarttı
Müze-i Hümayun müdürü olarak, eski eserlerin yurt dışına götürülmesini yasaklayan bir tüzük hazırlattı. Müze müdürlüğü sırasında ilk Türk bilimsel kazılarını başlatan Osman Hamdi Bey, Nemrut Dağı, Muğla Yatağan’daki Lagina ve Lübnan’da Sayda kazılarının başkanlığını yaptı.
Eserlerini müze ile taçlandırdı
Osman Hamdi Bey, kazılar sonucunda gün yüzüne çıkan eserleri sergileyebilmek için yeni bir bina arayışına girdi. Eserler, Aya İrini’den sonra Çinili Köşk’e taşınmıştı ancak burası da yetersiz gelmekteydi. Devrin yöneticilerini ikna ederek bugünkü İstanbul Arkeoloji Müzesi binasını inşa ettirdi. Müze-i Hümayun, arkeoloji ağırlıklı bir müze olmuştu. Koleksiyondaki silahlar ve askeri teçhizatlar Aya İrini’de bırakıldı ve ‘Esliha-i Askeriye Müzesi’ adıyla yeniden düzenlendi. Bugünkü Askeri Müze’nin temeli olan bu yeni bina, 1908’de ziyarete açıldı. Osman Hamdi Bey’in İstanbul dışındaki kentlerde kurdurduğu eser depoları ilerde kurulacak bölge müzelerinin temeli oldu. Sanayi-i Nefise Mektebi öğrencilerinin eserlerini Büyük Salon’da toplayarak Güzel Sanatlar Müzesi’nin çekirdeğini oluşturmaya başladı.
İlk figür kullanan Türk ressamı
Osman Hamdi Bey, müzecilik ve arkeoloji çalışmalarını sürdürürken resim yapmayı hiç bırakmadı. Türk resminde ilk kez figürlü kompozisyonu kullanan ressamdı. Resimlerinde okuyan, tartışan, özlemini duyduğu Türk aydın tipini ve dışarıya açılmış kadın imgesini ele aldı. Dekor olarak tarihi yapıları, aksesuar olarak tarihi eşyaları kullandı. ‘Kaplumbağa Terbiyecisi’ (1906), ‘Silah Taciri’ (1908) Osman Hamdi’nin en ilgi çeken ve özgün eserlerindendir. Bir çok resmi İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, Londra, Liverpool ve Boston müzelerinde sergilenmektedir. 1910’da hayatını kaybeden sanatçının cenazesi, vasiyeti üzerine Eskihisar’a defnedildi. Mezarının başına isimsiz iki Selçuklu taşı yerleştirildi.
Türkiye’nin ilk müzesi
İstanbul Arkeoloji Müzeleri; Arkeoloji Müzesi, Eski Şark Eser-leri Müzesi ve Çinili Köşk Müzesi olmak üzere üç ana birimden oluşuyor. Bu nedenle İstanbul Arkeoloji Müzeleri olarak anılıyor.
ARKEOLOJİ MÜZESİ:
Osman Hamdi Bey’in isteği üzerine Çinili Köşk’ün karşısına dönemin ünlü mimari Alexandre Vallaury tarafından inşa edilen ve Müze-i Hümayun (İmparatorluk Müzesi) olarak kurulan İstanbul Arkeoloji Müzeleri 13 Haziran 1891’de ziyarete açıldı.
İstanbul Arkeoloji Müzeleri, 1993 yılında Avrupa’da yılın Müze-si seçilerek ‘Avrupa Konseyi Müze Ödülü’nü almıştı.
ESKİ ŞARK ESERLERİ MÜZESİ: 1883 yılında Sanayi-i Nefise Mekteb-i Âli’si (Güzel Sanatlar Akademisi) olarak Osman Hamdi Bey tarafından yaptırılmıştı. Müze, Anadolu, Mezopotamya, Mısır ve Arabistan yarımadası eserleri olmak üzere 4 ana koleksiyondan oluşuyor.
ÇİNİLİ KÖŞK MÜZESİ: Bina hakkında geniş bilgiye rastlan-mamakla birlikte 1472 yılında Topkapı Sarayı’nı saran surlarının içine yaptırıldığı biliniyor. Yapı, Selçuklu etkisinde yapılmış Osmanlı sivil mimarisinin İstanbul’daki tek örneği. Selçuklu ve Osmanlı çini ve seramiklerinden eşsiz örnekler sergileniyor.