Kyoto : Tapınaklar Şehri

Kyoto : Tapınaklar Şehri

Japon sanatı ve kültürünün en görkemli eserlerine ev sahipliği yapan, imparatorluk sarayları, tapınaklar ve kiraz ağaçlarıyla çevrili kyoto adeta büyülü bir açıkhava mabedi.

Kyoto, bin yıldan fazla bir süre boyunca Japonya’ya başkentlik yapmış ve bu zaman içerisinde Japon sanatı, kültürü, dini ve düşünce tarzının hazinesi haline gelmiş bir kent. Kapılarından girdiğinizde sizi, binlerce yıl öncesine davet eden tarihi yapılarla karşılaşıyorsunuz. Günümüzün hızlı, teknolojik ve kalabalık kentlerine kıyasla geleneklerini koruyan ve oldukça sakin bir yer.

 

Kyoto’nun merkezi

Sadeliği ile Japon mimarisinin zirvesini temsil eden Kyoto sarayları bulunuyor. Kyoto içerisinde ziyaret edilmesi tavsiye edilen dört adet imparatorluk sarayı var. Bunlar; Kyoto İmparatorluk Sarayı, Sent İmparatorluk Sarayı, Shugakuin İmparatorluk Sarayı ve Katsura İmparatorluk Sarayı. Sarayların tümü, İmparatorluk Evleri Ajansı’na bağlı ve ziyaret edilmeden önce mutlaka randevu alınması gerekiyor. Çünkü saraylar halen devlete ait ve ara sıra da olsa kraliyet ailesi mensuplarınca kullanılıyor.

Ancak rehberler eşliğinde imparatorluğun görkemli zamanlarından kalma ihtişamlı mobilya ve eşyalarla donatılmış yaşam alanlarını gözlemleyerek, Japon kültürünü daha yakından tanımak mümkün. Yine merkezde yer alan ve diğer saraylara göre daha zengin dekore edilmiş olan Nijo Kalesi, ara sıra da olsa Tokugawa Shogun tarafından kullanılıyor. 1603 yılında inşa edilen kalenin bahçeleri çok ünlü. Yemyeşil bir alana yayılan bahçelerde oturup dinlenmek mümkün.

Shijo-Kawaramachi yakınındaki Gion Köşesi, geleneksel sanatlar ve Japon tiyatrosu hakkında bilgi edinmek için ideal bir mekan. Çevresindeki restoranlarsa geleneksel Japon yemeklerinin en özgün örneklerini sunuyor. Heykellere zaman ayırın Kyoto’yu gezerken görkemli saraylar ve tapınaklara bakmaktan gözünüzü alamayacaksınız. Ama unutmayın asıl güzellikler ayrıntılarda gizli. Saray mimarisinde pek çok ayrıntının bir anlamı var. Hepsi el işçiliği olduğu gibi aynı zamanda mesaj da taşıyor. Şehirde dikkatlice incelemeniz gereken bir başka ayrıntı ise heykeller.

Higashiyama Bölgesi’nde, 1001 adet yaldızlı, ahşap Kannon (Merhamet Tanrıçası) heykeli ile ünlü (aşağıda) Sanjusangendo Tapınağı bulunuyor. Kannon, koruyucularını sembolize eden 28 adet heykel ile çevrilmiş.

Kiyomizu Tapınağı (aşağıda) ise şehrin panoramik manzarasına bakan geniş ahşap verandası ile ünlü. Ginkakuji Tapınağı (aşağıda) ya da diğer adıyla Gümüş Köşk, hem zarif mimarisi, hem de saklı bahçe peyzajları ile ünlü.

Kiyomizu Tapınağı

 

Ginkakuji Tapınağı

Batı Kyoto’daki Katsura İmparatorluk Villası geleneksel Japon mimarisi ve bahçe peyzajının en güzel örneklerinden bir tanesi olarak kabul edilir. Shugakuin İmparatorluk Villası ise 17. yüzyılda Tokugawa şogunluğu tarafından İmparator Go-Mizuno için yaptırılmış.

Altın Tapınak’ın ihtişamı

Batı Kyoto’da turistler için mutlaka görülmesi gereken yerlerden diğer iki tanesi ise Kinkakuji ve Ryoanji Tapınakları. Altın Tapınak olarak da anılan gösterişli Kinkakuji Tapınağı, yalnızca taşlar ve beyaz kumla dekore edilmiş ve kendi başına sadeliği temsil eden taş bahçesiyle ünlü Ryoanji Tapınağı ile tam bir tezat içinde. Kyoto’nun merkezinden trenle 20 dakikada varılan Arashiyama bölgesinde de sayısız tapınak bulunuyor. Burası özellikle güzel havalarda yürüyerek ya da bisikletle gezmek için de ideal.

Kyoto Ulusal Müzesi

Japonya’nın en büyük müzelerinden Kyoto Ulusal Müzesi, hem imparatorlukların görkemli hazinelerine hem de güncel sergilere ev sahipliği yapıyor. Ülkenin Modern Dönem’den öncesi ve sonrası, dünü, bugünü bu müzede…

Kyoto Müzesi’nde görünce şaşıracağınız pek çok eser yer alıyor. Ancak sizi şaşırtacak ilk şeyin içerisinin karanlığı olduğunu söyleyelim. Ziyaretçilerin hemen hepsi, müzeye girmeden önce ışıklandırmayla ilgili olarak kaygılanıyor. Ancak müze, girişte pek çok dilde de belirtildiği gibi, hassas tarihi eserleri ve sanat koleksiyonunu korumak için özel bir ışıklandırma sistemiyle aydınlatılıyor. Bu, başlangıçta size çok karanlık gelebilir ancak daha sonra bu duruma alışacağınızı hatırlatalım.

 

Heian Dönemi eserleri burada

“Müze müdürlüğü, bu eserleri neden bu kadar büyük bir titizlikle koruyor?” derseniz anlatalım. İçeride, Japon ulusal sanatının en önemli eserleri yer alıyor. Bunlar modern öncesi döneme ait. Çoğunlukla da Heian Dönemi’ne. Heian Dönemi, Klasik Japon sanatının son bölümüdür ve 794’ten 1185’e kadar sürmüştür.

Konfüçyüsçülük ve diğer Çin etkileri doruk noktasındayken Japon tarihinde yerini almış bir dönem olan Heian Dönemi’nde sanata, özellikle de şiir ve edebiyata önem verilmiş. Bu yüzden Japon sanatının en verimli dönemi olarak anılır.

Reklamsız gezinti için

Bu dönemde üretilen eserlerin çoğunun Kyoto Ulusal Müzesi’nde yer alması müzeyi daha da kıymetli kılıyor. Müzede muhafaza edilen bir diğer önemli sanat eseri grubu ise ‘sutra’lar. Sanskritçe dilinde özdeyişler anlamına geliyor ve Japon kültüründe büyük bir yeri var. Her öğretinin kendi sutrası bulunuyor ancak en önemli sutralar Budizm’e ait olanlar.

Müzede göreceğiniz diğer önemli eserlerse bir nevi manzara resimleri sayılan ‘senzui’ler ve 12. yüzyıla ait ‘Gakizosh’lar. Gakizosh dekorasyon amaçlı kullanılan papirüslere verilen isim. Müzede bunların en önemlilerini birarada görmek mümkün. Müzede ayrıca heykel, dokuma ve kaligrafi örnekleri ile arkeolojik eserler de yer alıyor.

Tartışmaya Katıl

Reklamsız gezinti için

İlanları Karşılaştır

Karşılaştır