Antalya Antik Kentleri : Antik Kentler Diyarı

Antalya Antik Kentleri : Antik Kentler Diyarı

Akdeniz’in en önemli antik kentleri Antalya ili sınırları içinde. kimi, bir liman kenti olarak yüzyıllarca savunma yapmış, kimi ormanın içinde sakin bir hayat sürmüş. Antalya ve çevresinde, tarihin izinde.

Antalya ve çevresi sayısız antik kente ev sahipliği yapıyor. Aspendos, Side, Olympos gibi görece ünlü olanları duymuş, ziyaret etmiş olabilirsiniz. Ama Antalya sadece bu adını saydığımız antik kentlerden ibaret değil. Kentte Simena’dan Termessos’a, Patara’dan Selinus’a irili ufaklı pek çok antik kent ve örenyeri bulunuyor. Bunda, bölgenin çok kültürlü yapısının MÖ 3 binli yıllara uzanmasının payı büyük. Gelin, Antalya ve çevresinde bir tarih kültür turuna çıkalım.

 

Tiyatrosu ve suyolları ile ünlü Aspendos

Aspendos (Belkıs), sadece Anadolu’nun değil tüm Akdeniz bölgesinin en iyi korunmuş Roma Dönemi tiyatrosuna sahip olmasıyla ünlü bir antik şehir. MÖ 5. yüzyılda basılmış sikkelerde adının Estvediys olarak geçtiğini görebiliriz. Akdeniz ile ulaşımını ve gelişmesini yakınındaki nehre ve dolayısıyla çevresindeki bereketli topraklara borçlu olan Aspendos’ta bugün çoğunlukla tiyatro ve suyolları ziyaret ediliyor. Şehre ait diğer yapıların kalıntıları ise tiyatronun yaslandığı tepenin düzlüğünde yer alıyor. Tanrılara ve devrin imparatorlarına adanan tiyatro, Roma tiyatro mimarisinin ve yapım tekniğinin son çizgilerini sergilemesi bakımından önemli. Yarım daire planlı oditoryum, yan duvarların oditoryuma paralel konumda bulunması Roma dönemi tiyatro mimari özellikleri. Aspendos Tiyatrosu, Kültür ve Turizm Bakanlığı organizatörlüğünde, kendi adıyla anılan ‘Opera ve Bale Festivali’ne her yıl yaz aylarında ev sahipliği yapıyor.

Ticaret kenti Perge

Antalya’nın en önemli antik kentlerinden biri de Perge. Antalya`nın 18 km doğusunda, Aksu Bucağı`nın sınırları içinde bulunan bu antik kent Kilikya Pisidya ticaret yolunun üstünde yer aldığı için önemli bir Pamphylia şehri olmuş. Şehrin kuruluşu diğer Pamphylia şehirleriyle aynı zamana yani MÖ VII. yüzyıla rastlıyor.

 

Ana tanrıçası Perge Artemisi olan Perge, yüzyıllar boyunca Hristiyanlar için önemli bir kent olmuş. Aziz Paulos ve Barnabas gibi önemli din adamları Perge`ye gelmiş, uzun süre burada yaşamış. Varlıklı kişilerin, gerek doğası gerek ticari önemi bakımından gözdesi olan şehir, görkemli anıtlarla doldurulmuş.

Antik kentteki en önemli kalıntılar 12 bin seyirci kapasiteli Helen Roma tipindeki Tiyatro, MÖ 2. yüzyıla tarihlenen ve çok iyi korunmuş olan Stadion, Agora ve ortasında bir su kanalı olan Sütunlu Cadde. Perge’deki diğer önemli yapılarsa, nekropol, surlar, gymnasium, Roma Hamamı, anıtsal çeşme, Helenistik ve Roma kapıları.

Bir Roma kenti Olympos

Antalya’nın en önemli liman kentlerinden biri Olympos. Bu liman tarihte korsan yatağı olarak bilinir. Kilikyalı korsanların başı ‘Zeniketes’ şehri üs olarak kullandığı için bu sayede Doğu kökenli Işık Tanrısı Mitras’ın kültü bu liman şehrinin en önemli antik kültlerinden olmuştur. Şehir en parlak dönemini Roma Dönemi’nde yaşamış. Geç Hristiyanlık Dönemi’nde önemini yitirmeye başlayan Olympos, 11. ve 12. yüzyılda Venedikli ve Cenevizli tüccarların ticari merkezi olmuş, ancak bu aktivite 15. yüzyıldaki Osmanlı deniz üstünlüğüyle son bulmuş. Görülmesi gereken en önemli kalıntılar Kaptan Eudomus’un lahdi ve iç duvarları yer yer freskolarla süslü Bizans Kilisesi.

Liman kenti Phaselis

Bey Dağları Olympos Ulusal Parkı’nın çam ve sedir ormanları arasındaki antik Phaselis kenti Kemer’in 16 km batısında yer alıyor. MÖ 7. yüzyılda Rodos’lular tarafından kurulan Phaselis’in üç adet limanı var. Kentin ortasından geçen 20 metre genişliğindeki cadde, Hadrian Su Yolu Kapısı, Hamamlar, Agora ve Tiyatro gibi yapı kalıntıları dikkat çekiyor.

Side önemli bir liman kenti

Antik Dönemde Pamphylia’nın en önemli liman kenti olan Side, MÖ 7.yüzyılda önemli bir yerleşim merkezi olmuş. MÖ 25 yılından sonra ise Augustus, Pamphylia bölgesini doğrudan doğruya kendisine bağlı bir eyalet haline getirmiş. Bu tarihten sonra Side Roma’ya bağlı eyaletin bir kenti olmuş. Günümüzde görülen kalıntılar çoğunlukla Roma Dönemi’ne ait. Side Tiyatrosu’nun mimarlık tarihi açısından önemi, diğer kentlerde olduğu gibi bir dağ yamacına yaslanmayıp, kemer tonozlu temeller üzerine inşa edilmiş olması. Antik kentteki bir diğer önemli yapı ise Manavgat Çayı’nın kaynağından şehre su getiren su kemerleri. Kemerler takriben 40 km.lik bir mesafeyi kat ettikten sonra Side’ye ulaşıyor. Bizans Dönemi’ne dek çok tanrılı bir dini benimseyen Sideliler, kentte tanrılar adına tapınaklar yapmışlar. Bunlardan bazıları Athena, Apollon, Men isimleriyle anılıyor.

Hububat deposu Patara

Hititçe’de Patar, Likya dilinde Pattara olarak anılan Patara’nın geçmişi, MÖ 8. yüzyıla uzanıyor. Kent, Roma Dönemi’nde çok önemli bir hale gelmiş ve Likya Pamphylia eyaletlerinin başkentliğini yapmış. Patara limanı, hububat deposu ve sevki açısından tarih boyunca büyük önem taşımıştı. Doğu Akdeniz’in üç hububat deposundan biri (Granarium) Patara’da bulunur. Bizans Dönemi’nde de gelişmesini sürdüren kent, Hristiyanlarca da önemli sayılmış. Noel Baba olarak bilinen Aziz Nicholas’ın da Pataralı olduğu söylenir. Bugün ayakta kalan yapıların çoğu Roma Bizans ve hatta Ortaçağ’a ait. Önemli kalıntılar arasında yamaçlardaki Likya tipi lahitler, tiyatro, doğu girişindeki kitabe, Vespasian Hamamları ve Korinth Tapınağı yer alıyor.

Myra’da kaya mezarları

Myra antik kenti Hristiyanlığın ilk zamanlarında Likya’nın metropolüydü. Günümüzde Noel Baba olarak da bilinen Aziz Nicholas 4. yüzyılda Myra’nın piskoposluğunu yapıyordu. Aziz Nicholas Kilisesi ile kentin iki Likya nekropolü görülmeye değer. Özellikle tiyatronun üzerindeki kayalıkta sıralanan kaya mezarları uzaktan muhteşem bir görünüm sergiler.

 

Adacıklardan oluşan Simena

Simena, bugün bilinen adıyla Kaleköy’ün karayoluyla bağlantısı yok. Bu antik kente genellikle Çayağzı’ndan deniz yoluyla ulaşım sağlanır. Kekova Körfezi’nde bulunan kent, koruma kapsamındaki yerleşimlerden biri. Burası çok ilginç bir doğal yapıya sahip. Üzerinde birçok lahit olan adacıklardan oluşuyor. Sağlam kalesiyle eşsiz bir görünüme sahip olan Simena adından, ilk kez MS 2.yüzyıla ait antik kaynaklarda bahsedilir. Kalenin kuzeyinde kaya mezarlarında görülen Likya dilindeki yazıtlar, şehrin eskiliğini gösterir. Kale içindeki kayaya oyulmuş küçük tiyatro bölgenin en ilginç kalıntısı olarak göze çarpar.

Dağın zirvesindeki Termessos

Orman içinde korunan örenyerlerinin en çarpıcılarından biri Termessos. Şehrin kalıntıları, Antalya Korkuteli karayolu üzerindeki Hellenistik Devir suru ile başlar ve Güllük Dağı’nın zirvesine kadar devam eder. İmparator Hadrian devrinde yapılmış tapınağın basamak ve anıtsal girişi ile Gymnasium kalıntıları izlenebilir. Şehirdeki kalıntıların çoğu Hellenistik ve Roma Dönemleri’ne ait. Görülmesi gereken en önemli kalıntı ise Büyük İskender Dönemi’nin önemli komutanlarından Alketas’ın mezarı.

Reklamsız gezinti için

Xanthos’un mezarları

Antalya’nın en batısında yer alan Xanthos, Antik Çağ’da Likya’ya başkent olmuş önemli bir durak. Tarihi MÖ 8. yüzyıla kadar uzanan kalıntılar arasında kaya mezarları, lahit mezarlar ve dikme mezar anıtları dikkat çekiyor.

Antalya Antik Kentleri : Selge, Kaş ve diğerleri

Antalya il sınırları içinde kalan Antalya antik kentleri listesi oldukça uzun. Örneğin Kaş’ın çevresinde Istlada, Apollonia, İsinda, Kyaenai gibi isimlerle anılan pek çok küçük kent kalıntısı var. Antik Pisidya bölgesinin dağ kentlerinden biri olan Selge ise 1250 metre yükseklikte, Toroslar’ın güney yamaçlarına kurulu. Kentin surları, tapınak, agora, çeşme ve nekropol kalıntıları izlenebilir.

Tartışmaya Katıl

Reklamsız gezinti için

İlanları Karşılaştır

Karşılaştır